1950
YILINDAN BUGÜNE TÜRKİYE’DE SEÇİMLER
ANAYURT Gazetesi Mehmet
Arif Demirer 25 Mart 2019
Yurt
dışında olduğum için yakından izleyemediğim 1957 ve 1961 seçimleri dışında 69
yıl boyunca tüm seçimleri yaşadım, notlar aldım, sonuçlardan tablolar çıkarıp
yorumladım.
Bu kadar
seviyesiz, seçmenlere verilmeye çalışılan mesajları (“Ne olur bu seçimlerde bize ders
vermeyin”) bu kadar boş ve anlamsız (ya da çok anlamlı?) seçim ne
gördüm ne duydum.
Başkent Ankara
ve İstanbul Belediye Başkanlıklarını kazanamamak korkusu ile seçmenleri “Sonra beka sorunu yaşarız” diye tehdit
etmek uzun bir süre iktidar olmuş AKP’ye de onun ‘kayıtsız şartsız’ destekçisi
MHP’ye de yakışmıyor. Demokrasiye yakışmıyor.
Ankara adayı
Mansur Yavaş’ın açıklamalarını, işimize gelmeyen her olay karşısında olduğu
gibi, “Yok hükmünde” kabul edip kendisini sahte senetle suçlamak, takipsizlik
kararı veren savcıyı değiştirip yerine, iddianame yazacak bir savcı getirerek
acele, içinde ceza davası açtırmak artırmak en koyu AKP’lileri dahi Türkiye’nin
hukuk devleti olduğu konusunda tereddüt içinde bırakıyor.
Akşener ve
Kılıçdaroğlu’nu ayrı ayrı tehdit etmek seçim konuşmalarına, demokrasi
anlayışına gölge düşürüyor. Demokrasi anlayışında 1950 yılına kıyasla çok
gerilerde kaldık.
CHP ve İyi Parti
adaylarını HDP oyları ile seçilecekler, diye suçlamak neyin nesi? HDP oyları ne
demek? HDP’ye oy veren 6 milyon kişi (yüzde doksanı anadili Kürtçe olan) T. C.
vatandaşları değil mi? Onlar oylarını AKP’li adaya verirlerse o oylar muteber,
CHP’li adaya verirlerse terörist mi oluyor? Ayrıca HDP oylarını son Başbakan da
istiyor !
11 Mart günü bir deneme yaptım. 18 Temmuz 2005
tarihli Venezuela Resmi Gazetesi’ni 1996 yılından beri imtiyaz sahibi ve yazarı
bulunduğum Kemalist Demokrat Türkiye adlı dergimin kapağı olarak kullandım ve
içinde Ermeni safsatalarını kabul ederek Türkleri 1915 yılında “tarihin ilk
planlı ve organize soykırımını yapıp 2 milyon Ermeni’yi öldürmekle” suçlayan,
altında o tarihte parlamento başkanı olan Maduro’nu imzasını taşıyan kararı
içere dergiyi tüm siyasi parti genel başkanları ile seçilmiş gazetelere
gönderdim. Düşündüm ki AKP derhal bir açıklama yapar muhalif olduklarını iddia
edenler ise konu ile ilgilenirler.
Karşılaştığım
SIFIR tepki ile ilgili üzüntülerimi geçen hafta ANAYURT’taMaduro Dergisi Ankara’yı teğet
geçti başlıklı yazımda belirtmiştim.İki gün sonra değerli bir
akademisyen arkadaşımdan bu yazıma eleştiri geldi. Seçim ortamında bu konunun
‘zamansız’ olduğunu açıklayan bir eleştiri. Yeni dost Maduro bana katil
diyecek, bunu bulup, Resmi Gazetesi ile birlikte ortaya çıkaracağım, zamansız
olacak. Kimse ilgilenmeyecek.
Türkiye’de seçim
ortasında Cumhur İttifakı sözcüleri konuları belirliyorlar muhalif olduklarını
iddia edenler ise ancak onlara cevaplarla yetiniyorlar.
Menderes ve
Demirel dönemlerinde İnönü ve Ecevit kök söktürürlerdi Başbakana. Cevap
yetiştireceğim diye gece gündüz dosyalar hazırlatırlardı Menderes de Demirel
de.
TANK-PALET
FABRİKASI SKANDALI
Cumhur
İttifakı’nın ‘kayıtsız şartsız destekçisi ve küçük ortağı’ MHP’nin Genel
Başkanı önce tank-palet fabrikası ile ilgili 19 Aralık 2018 tarihli
Cumhurbaşkanı Kararını okumalı, ardından televizyonda yaptığı (kaydettim, canım
sıkıldıkça eğlenmek için izliyorum) yaptığı açıklamayı dinlemeli ve sonunda şu
soruya cevap vermelidir.
Sayın Bahçeli,
Amerika’dan satın alınan ve ülke savunmasında kullanılan silahlar ile onlarca
yıllık teknoloji birikimi dahil tank-palet fabrikasının işletmesini Katarlı bir
kuruluşa (Katar Ordusuna?) devretmek ‘millilik’ açısından aynı şey mi?
Bu mu sizin
milliyetçilik anlayışınız?
Bu ise, benim 23
Kasım 1961’de Yeni Delhi’de tanıştığım Türkeş’in milliyetçilik anlayışı ile ak
ile kara kadar farklı.
Üstelik de bir
50 milyon dolardan bahsediliyor.Ne yani, elli milyon dolar için mi gidiyor
koskoca fabrika Katarlılara ?
CUMHURİYETÇİ DEMOKRAT HAREKETİNİN HEDEFİ NE OLMALIDIR?
İnönü – Menderes döneminde % 80 -90, Demirel –
Ecevit döneminde % 70 – 80 arasında toplam oyu bulunan; Milli Görüş’ün Refah
Partisi’nin en yüksek oy aldığı 1995 seçiminde dahi hala daha toplam oyları %
62 olan Merkez Sağ ve Merkez Sol partilerin bugünkü yokluğunu, etkisizliğini
gidermek.
Bugün Bayar’ın kurduğu partinin oyu % SIFIR,
ATATÜRK’ün kurduğu partinin oyu ise % 20 – 25 aralığında. Etkinliği daha da zayıf.
ATATÜRK’ün kurduğu partinin oyu ise % 20 – 25 aralığında. Etkinliği daha da zayıf.
Bu hedefe ulaşmak için iki görüşü temsil eden
kişilerin (başta bu hareketi başlatmaya çalışan Anıl Çeçen grubundaki
arkadaşların) geçen asırda yaşanmış karşıtlıkları (listenin başında 27 Mayıs
Darbesi vardır) geçen asırda bırakıp, Cumhur İttifakı’nın Türkiye’yi nerelere
sürüklediğini doğru okuyarak tek hedefe yönelik olarak kenetlenmeleri
gerekmektedir.
Tek hedef: ATATÜRK’ü sevgi, saygı ve şükran ile
içinde taşıyan, hukukun üstünlüğüne büyük önem veren, laik-demokratik Türkiye
Cumhuriyetidir.
Mehmet Arif Demirer,
25.3.2019
25.3.2019
NOT:
* 24.3.2019 Akşamı bütün kanallarda bir Erdoğan açıklaması alt yazısı vardı: Ayasofya’ya Cami statüsü. Bu, bir Necip Fazıl projesidir, 1965 yılında onun tarafından hortlatılmıştır.
* 24.3.2019 Akşamı bütün kanallarda bir Erdoğan açıklaması alt yazısı vardı: Ayasofya’ya Cami statüsü. Bu, bir Necip Fazıl projesidir, 1965 yılında onun tarafından hortlatılmıştır.
** Menderes iktidarının müzeye dönüştürdüğü Trabzon
Ayasofya camiini 2013 yılında AKP yeniden cami yapmıştı. Şimdi sıra ATATÜRK’ün
müzeye dönüştürdüğü Bizans kilisesi büyük Ayasofya’da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder