Ecevit’in kurduğu birinci AYIPLI HÜKÜMET, 14 Ekim 1973 seçimlerinde, nihayet TBMM’ne giren Erbakan’ın şu açıklamasından (12 Kasım 1973 tarihli Hürriyet Gazetesi) iki buçuk ay sonra, CHP – MSP arasında 26 Ocak 1974’de kurulan koalisyondu:
“Memleket sarhoş masalarında hazırlanan kanunlarla idare edilmemelidir. Bugün en iyi öğrenciler İmam Hatip Okullarında yetiştirilmektedir.
“Manevi sahada yapacağımız köklü değişiklikler arasında milli kıyafetlere aykırı giyim tarzları yasaklanacaktır.Hırsızlık yapan elin kesilmesi, kem gözle bakan gözün zayi edilmesi gibi şeri hükümler iktidara gelince getirilecektir.
“Hilafetin gelmesinin birçok faydaları olabilir. Siyasi faydaları da. Ben illa gelsin iddiasında değilim ama millet isterse herşey olur.”
Bu hükümette Erbakan bir Devlet Bakanlığı ile Adalet, İçişleri, Ticaret, Sanayi ve Tarım Bakanlıklarını aldı ve bu bakanlıklarda derhal aşırı sağ kadroların yerleştirilmesini başlattı.
Ecevit’in kurduğu ikinci AYIPLI HÜKÜMET, “kumar borcu bulunmayan” 11 Adalet Partisi milletvekiliCHP’ye transfer edilip her birine birer bakanlıkverilerek, Ocak 1978’de kuruldu. 1979 ara seçimleri ve Senato üçte bir yenileme seçiminde CHP hezimete uğradığı için istifa etmek zorunda kaldı.
Ecevit’in kurduğu üçüncü (AZ AYIPLI) HÜKÜMET çok kısa sürdü. Bu dönemde Ecevit ve eşi Rahşan Hanımefendi 18 Nisan 1999 seçiminin CHP adaylarını seçerken işin içine yine bir takımayıplar karıştı.Örneğin, Afyon listesinde Fethullah Gülen’in talebesi, tarikatçı (Nakşibendi) Gaffar Yakın. Bu kişi DSP Milletvekili olarak TBMM’ne girdi.
Ecevit’in kurduğu dördüncü ve de AYIPLI HÜKÜMET, 28 Mayıs 1999 tarihinde kurulan ünlü 57. Hükümet idi. Üç Başbakan Yardımcısı, (Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz, Hüsamettin Özkan) yanı sıra on altı normal bakan ve tam on dört Devlet Bakanı vardı 57. Hükümette.
Bu bakanlar sık sık değiştiler. İstifalar, aziller, yeni bakanlar derken (Hürriyet çetele tutmuş) Hükümette yaklaşık 40 ayda 58 değişik kişi bakanlık koltuğuna oturmuş.
En ayıplısı bu son Ecevit Hükümeti olmuş: Türkiye’ye 2001 krizini yaşatmış, Okyanus’un ötesinden Kemal Derviş’i getirmiş baş tacı yapmış ve Amerikalı Bush’un sevdalısı Amerikalı Cargill’in Bursa Orhangazi’de Türk Hukuk sistemini hiçe sayarak (aynen bugün Trumpgibi) kurduğu Mısır Şurubu Fabrikasını korumak için özel Bakanlar Kurulu Kararı bile çıkarmış.
En sonunda da havlu atarak erken bir seçim ile 2002’de Türkiye’yi % 34 oy ile tek başına iktidara gelen AKP’ye teslim etmiş.
Kemal Derviş geldikten sonra TBMM bir dizi kanun tasarısını görüşmüş ve kabul etmiş. Ben 3 ve 4 Nisan 2001 günleri görüşülenŞeker Kanununu inceledim ve zabıtları yakında yayımlanacak yeni kitabıma aldım. Kabul edilmeyen değişiklik önergeleri dışında 140 sayfa O kanun da ayıplar listesinde dimdik duruyor. O kanun ile oluşturulan Şeker Kurulu’nda Cargill’in temsilcisine TC Devleti tarafından maaş ödenmiş, dersem inanır mısınız?!...
Hiç kimse yanlış algılamasın, özellikle Kıbrıs parantezinde Rahmetli Ecevit ile çok yakın ve dostane bir ilişkimiz vardı. Bana ve özellikle babama karşı çok nazik ve saygılı idi.TBMM’de babamın vefatından sonra yapılan anma töreninde Hüsamettin Cindoruk ve kardeşim ile benim aramda saygı duruşunda bulunmuştu.
Bu hükümetler ayıplı idi çünkü, Ecevit; Menderes (1950 – 1960) ve 1965 – 1969 arasında Demirel’in yapmadığını yapmış, Aşırı Sağ’ı (Erbakan’ı) ilk kez Devletin içine sokmuştu. Daha sonraDemirel de aynı ayıba ortak (MC Hükümetleri) oldu. O da ayrı bir konu.
***
BAĞIMSIZ–HALKÇI–MUHALİF GAZETE YURT’ta BİR MENDERES DÜŞMANI
Üstelik tarih bilgisi de kıt ve yazısı yanlışlarla dolu: İsmet Orhan’ın 4 Ağustos tarihli yazısının (Menderes Olayı Devam Ediyor) Menderes ile ilgili bölümü şöyle:
“Cumhuriyet kurulduktan sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam bağımsız Türkiye” planlaması, Emperyal güçlere ülkenin kapılarını kapamıştı... Buna en çok içerleyen de ABD olmuştu... Bölge ülkelerinden sadece Türkiye’ye hükmedemiyorlardı...Ancak Atatürk’ün erken ölümü, Türkiye adına tüm kartların yeniden dağılmasına neden olmuştu...
“Kırk altı ruhu dediğimiz Demokrat Parti iktidarı, ABD’ye kapıları sonuna kadar açmıştı...
Marshall yardımları tatlı gelmişti. Arkasından, Milli ordunun NATO ordusu olması ipleri iyice ABD’nin eline vermişti... ABD’nin buyruklarından bunalan Menderes,
Milli duyguları ağır basınca, Çareyi Doğu Bloku’na yanaşarak halletmeyi hedeflemişti...
“İşte bu hedef, Menderes ve üç arkadaşının idam edilişinin belgesiydi... Katil Amerika, Halkın diline “Menderes’i asker astı, CHP astı” sloganını ezberletmeyi de ihmal etmemişti...ABD’ye ülkenin kapısının açılmasını hayatıyla ödedi merhum Menderes...”
Şimdi bu Masallardan sonra bir de Gerçeklere bakalım: 7 Aralık 1998 tarihinde İnönü Vakfı ve T. C. Dışişleri Bakanlığının Kahire’de düzenledikleri Uluslararası bir Panelde bildiri sunan Amerikalı dış politika uzmanı Prof.Weisband, bildirisinin sonunda “İnönü 1943 yılında Kahire Konferansında ilahi bir gerçeklilik göstererek yalnız Türkiye’yi değil, bütün Batı dünyasını kurtarmıştır” diyerek 2. Cumhurbaşkanının 2. Dünya Savaşı ve sonrasında izlediği dış politikayı hakkettiği yere kavuşturmuştur. Bildiride İnönü ve arkadaşlarının 3. Dünya Savaşına fırsat veremeyerek dolaylı olarak Soğuk Savaşı başlattıkları anlatılmıştır. Soğuk Savaş’ın ilk hamlesi 5 Nisan 1946 günü İstanbul’a gelen Missouri savaş gemisi idi. İnönü, 6 Nisan günü ziyaretine gelen Missouri komutanına “Amerikan Savaş gemileri bize ne kadar yakın olursa o kadar iyi olur” diye Türkiye – ABD yakınlaşmasını derinleştirmiş, bir yıl sonra Türkiye ile ABD arasında 12 Temmuz 1947 tarihinde ilk İkili Antlaşma imzalanmış, Türkiye bu antlaşma kapsamında ABD’den den ilk kez 100 milyon dolar değerinde askeri teçhizat, savaş uçağı ve karayolu yapımında kullanılan Amerikan iş makineleri almıştır.
Marshall Planı kapsamında hibe ve kredilere gelince. Bu fon, Savaş’a katıldıkları için ekonomileri çöken Avrupa ülkeleri için düşünülmüştü. Türkiye ise Savaş’a katılmamıştı. Plan kapsamına alınmamıştır. Ancak ekonomisi çok zayıflamıştı. Dövizi yoktu. Yatırım yapamıyordu. Öyle ki, Başbakan Saka, 18.9.1948’de tüketimi kısmak üzere şeker fiyatına uygun bir zam yapıldığını açıklamıştı: %60 ! 1948 yılında Türkiye Plan kapsamına alınmak için ABD nezdinde çok ricacı olmuş ve sonunda 4 Temmuz 1948’de ilk dilimi 10 milyon dolar Türkiye – ABD ekonomik İş Birliği Antlaşması imzalanmıştı.
NATO kurulduğu zaman üyelik için ilk başvuru CHP’nin son hükümeti tarafından yapılmış ve reddedilmişti. 18 Şubat 1952’de Türkiye NATO üyesi olduğunda ULUS Gazetesinin manşeti “Kuzey Atlantik Paktı’na resmen girdik. Barutçu (CHP Sözcüsü)muhalefetin görüşünü açıkladı: “CHP bu vesikayı memnunlukla karşılamaktadır.”
Menderes’in Doğu Bloku’na yanaşmasına gelince. 1959 yılında ABD, NATO müttefiklerine bilgi vermeden Sovyetler Birliği ile detant (buzları eritme) görüşmeleri başlatmıştı. Bu durum karşısında Türkiye Dışişleri Bakanı Zorlu, Menderes ve Bayar’a, Türkiye’nin kuzey komşusu ile ‘normal komşuluk ilişkileri’ başlatmasını önermiş ve ilk aşamada ekonomik değil, tıp alanındada birlikte neler yapılabilir konusunu araştırmak amacı ile Sağlık Bakanı Dr. Lütfü Kırdar Moskova’ya gönderilmişti. Getirdiği konu: İlk aşamada veteriner ilişkileri. Hayvanın komünisti olmuyor !... İsmet Orhan’a iki kitabımı acilen okumasını öneriyorum: İnönü’den İkinci Dünya Savaşı ve Uluslararası Antlaşmalar ve İlişkilerimizin Belgeleri (1936 – 1952)
Sayın İSMET ORHAN'ın yayına mukabil yorumu: “Kırk altı ruhu dediğimiz Demokrat Parti iktidarı, ABD’ye kapıları sonuna kadar açmıştı...
Marshall yardımları tatlı gelmişti. Arkasından, Milli ordunun NATO ordusu olması ipleri iyice ABD’nin eline vermişti... ABD’nin buyruklarından bunalan Menderes,
Milli duyguları ağır basınca, Çareyi Doğu Bloku’na yanaşarak halletmeyi hedeflemişti...
“İşte bu hedef, Menderes ve üç arkadaşının idam edilişinin belgesiydi... Katil Amerika, Halkın diline “Menderes’i asker astı, CHP astı” sloganını ezberletmeyi de ihmal etmemişti...ABD’ye ülkenin kapısının açılmasını hayatıyla ödedi merhum Menderes...”
Şimdi bu Masallardan sonra bir de Gerçeklere bakalım: 7 Aralık 1998 tarihinde İnönü Vakfı ve T. C. Dışişleri Bakanlığının Kahire’de düzenledikleri Uluslararası bir Panelde bildiri sunan Amerikalı dış politika uzmanı Prof.Weisband, bildirisinin sonunda “İnönü 1943 yılında Kahire Konferansında ilahi bir gerçeklilik göstererek yalnız Türkiye’yi değil, bütün Batı dünyasını kurtarmıştır” diyerek 2. Cumhurbaşkanının 2. Dünya Savaşı ve sonrasında izlediği dış politikayı hakkettiği yere kavuşturmuştur. Bildiride İnönü ve arkadaşlarının 3. Dünya Savaşına fırsat veremeyerek dolaylı olarak Soğuk Savaşı başlattıkları anlatılmıştır. Soğuk Savaş’ın ilk hamlesi 5 Nisan 1946 günü İstanbul’a gelen Missouri savaş gemisi idi. İnönü, 6 Nisan günü ziyaretine gelen Missouri komutanına “Amerikan Savaş gemileri bize ne kadar yakın olursa o kadar iyi olur” diye Türkiye – ABD yakınlaşmasını derinleştirmiş, bir yıl sonra Türkiye ile ABD arasında 12 Temmuz 1947 tarihinde ilk İkili Antlaşma imzalanmış, Türkiye bu antlaşma kapsamında ABD’den den ilk kez 100 milyon dolar değerinde askeri teçhizat, savaş uçağı ve karayolu yapımında kullanılan Amerikan iş makineleri almıştır.
Marshall Planı kapsamında hibe ve kredilere gelince. Bu fon, Savaş’a katıldıkları için ekonomileri çöken Avrupa ülkeleri için düşünülmüştü. Türkiye ise Savaş’a katılmamıştı. Plan kapsamına alınmamıştır. Ancak ekonomisi çok zayıflamıştı. Dövizi yoktu. Yatırım yapamıyordu. Öyle ki, Başbakan Saka, 18.9.1948’de tüketimi kısmak üzere şeker fiyatına uygun bir zam yapıldığını açıklamıştı: %60 ! 1948 yılında Türkiye Plan kapsamına alınmak için ABD nezdinde çok ricacı olmuş ve sonunda 4 Temmuz 1948’de ilk dilimi 10 milyon dolar Türkiye – ABD ekonomik İş Birliği Antlaşması imzalanmıştı.
NATO kurulduğu zaman üyelik için ilk başvuru CHP’nin son hükümeti tarafından yapılmış ve reddedilmişti. 18 Şubat 1952’de Türkiye NATO üyesi olduğunda ULUS Gazetesinin manşeti “Kuzey Atlantik Paktı’na resmen girdik. Barutçu (CHP Sözcüsü)muhalefetin görüşünü açıkladı: “CHP bu vesikayı memnunlukla karşılamaktadır.”
Menderes’in Doğu Bloku’na yanaşmasına gelince. 1959 yılında ABD, NATO müttefiklerine bilgi vermeden Sovyetler Birliği ile detant (buzları eritme) görüşmeleri başlatmıştı. Bu durum karşısında Türkiye Dışişleri Bakanı Zorlu, Menderes ve Bayar’a, Türkiye’nin kuzey komşusu ile ‘normal komşuluk ilişkileri’ başlatmasını önermiş ve ilk aşamada ekonomik değil, tıp alanındada birlikte neler yapılabilir konusunu araştırmak amacı ile Sağlık Bakanı Dr. Lütfü Kırdar Moskova’ya gönderilmişti. Getirdiği konu: İlk aşamada veteriner ilişkileri. Hayvanın komünisti olmuyor !... İsmet Orhan’a iki kitabımı acilen okumasını öneriyorum: İnönü’den İkinci Dünya Savaşı ve Uluslararası Antlaşmalar ve İlişkilerimizin Belgeleri (1936 – 1952)
From: İsmet Orhan <ismetorhan.tr@gmail.com> Sent: Tuesday, August 7, 2018 12:25 PM
To: Mehmet Arif DEMİRER <demirer@kemalizm1938.org>
Subject: Re: doğru düşünebilmek için doğru bilgi gerek...
Bin yıl önce de doğsanız,
Olaylara duygusal bakmanız sizin gözünüzde doğruları yazanlar hep düşman kalmış ne yazıkki!
Ben hiç bir zaman Menderes düşmanı olmadım.
Sizin zihniyetinizdeki insanlar ( biat kültüründen gelmiş) işte bu vesilelerle insanları birbirine düşman kılıyor...
Tarihi sizden öğrenmeye ihtiyacım yok. Kaldı ki sizden öğrenmeye kalksam direk gerici olacağımı düşündüm bu yazınızda .
Bir kere doğru olsanız,
Kibar olursunuz!
İnsan olursunuz.
Beni hakaret diliyle Menderes düşmanı ve bilgisiz ilan edemezsiniz .
Siz kimsiniz ?
***
MEHMET ARİF DEMİRER BEY'İN "BU HİTABA" MUKABİL CEVABI:
Mehmet Arif DEMİRER <demirer@kemalizm1938.org> şunları yazdı (7 Ağu 2018 11:32):
İsmet Bey,
Bugün yayımlanan yazımı, özgeçmişimi ve ilginizi çekeceğini umduğum, 2015 – 2018 döneminde yayımlanan kitaplarımın listesini, ekte geçiyorum.
Menderes karşıtı yayınlar, 12 Eylül’ün ikiye böldüğü, Bn. Çiller ve Mesut Yılmaz’ın batırdığı, Merkez Sağ’ın seçmenlerini Japon yapıştırıcısı gibi AKP’ye eklemliyor.
Bugün acilen gerekli olan Cumhuriyetçiler ile Demokratların birleşmeleridir.
Menderes’i kimin astırdığını merak ederseniz, bkz. 5 Eylül 1961 tarihi ULUS Gazetesi.
Selam ve Saygılarımla.
<BAĞIMSIZ - HALKÇI - MUHALİF GAZETE YURT'ta BİR MENDERES DÜŞMANI.docx>
<özgeçmiş, 2018.docx>
<2015-2018 kitapların listesi.docx>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder