11 Eylül 2018 Salı

TÜRKİYE NASIL YÜKSELİR? "Mehmet Arif Demirer" T. İş Bankası Kültür Yayınlarının yayımladığı Mustafa Kemal’in Uçakları’ndanüç alıntı.Bodrum Tic. Odası Başkanı Mahmut KOCADON’a açık mektup

TÜRKİYE NASIL YÜKSELİR?
T. İş Bankası KÜLTÜR Yayınlarının yayımladığı Mustafa Kemal’in Uçakları’ndanüç alıntı:
“Ne var ki; Hilts, Barker, ThornburglarMarshall yardımı tehdidi ile ısrarla raporlarının uygulanmasını sağlamışlardır.”
“1947 – 1955 yılları arasında Amerika’dan alınan uçak sayısı 1905 adettir. Bunların içinde çok az sayıda yardım vardır. Sadece F – 84 uçaklarından 850 adet alınması çok ilginçtir. Bu rakamlar bize ‘Türkiye Nasıl Yükselir?’ raporlarının gerçek yüzünü ispatlamaktadır.”
“Türkiye’ninhiç ihtiyacı olmadığı halde 1947 yılında ABD ile Marshall yardımı adı altında antlaşma yapılarak Türkiye farkında olmadan bağımlı hale getirilmiştir…”
1947 yılında ilan edilen Truman Doktrini ile kapsamında 12 Temmuz 1947 tarihinde Türkiye ile ABD arasında imzalanan bir ikili antlaşma ile Türkiye’ye 100 milyon dolar değerinde askeri yardım malzemesi verilmesi kararlaştırılmıştı. Daha sonra Türkiye’nin yol (yolsuzluk) durumunu gören Amerikalılar 100 milyon doların 5 milyonu ile yol yapımında kullanılan iş makineleri vermeyi önerdiler. Türkiye bu öneriyi kabul etti ve iş makinelerinin kullanımı ile ilgili olarak ABD Yol Dairesi yetkilisi HiltsAralık ayında Türkiye’ye geldi. Yapılacak 23 bin km devlet ve il yollarının güzergahları daha önce Bayındırlık Bakanlığı mühendisleri tarafından belirlenmişti. Hilts’in raporu sadece yol yapımı teknikleri ile ilgilidir.
Barker Raporu, talebimiz üzere Dünya Bankası tarafından hazırlanmış, 1951 Mayıs ayında Türkiye’ye sunulmuştur. Gerçekten bir dayatma idi. Menderes bu raporu uygulamadığı gibi, Dünya Bankasının Türkiye bürosunu kapattırdı ve temsilcisini de kovdu, Mart 1954.
Marshall Planı ise 2. Dünya Savaşı’na katılmış, şehirleri-fabrikaları yakılmış yıkılmış Avrupa ülkelerine yönelik bir Amerikan kredi sistemi idi. Türkiye Savaş’a katılmadığı için Plan kapsamına alınmamıştı. Türkiye’nin, Savaş’a girmemiş olsa bile, ekonomisi çok zayıf düşmüştü, acil yatırımları için hiç kaynağı yoktu. 1948 yılında Plan kapsamına alınması için çok ricacı oldu ve nihayet 4 Temmuz 1948’de imzalanan bir Ekonomik İş Birliği Antlaşması ile ilk dilimi 10 milyon dolar kredi olmak üzere Plan kapsamına alındı.
Bir Amerikan Vakfı (Yirminci Asır Vakfı), ABD’de merak uyandıran ülke Türkiye’de yatırım yapmak isteyecek ABD’li iş adamları ve kuruluşlara Türkiye hakkında bilgi vermek amacı ile deneyimli mühendis ve işadamı Thornburg’a Türkiye hakkında bir rapor hazırlatmıştı.
Thornburg ve Kanadalı Yardımcısı GrahamSpry, 1947 yılında Türkiye’de çok kapsamlı tetkikler yapmışlar ve 315 sayfalık raporlarını (Türkiye – Ekonomik bir Değerlendirme, 255 sayfa ana metin ve 60 sayfa tablolar) Vakf’a 1949 yılında sunmuşlardı. Rapor, 1968 yılında New York’da kitap olarak yayımlanmıştır.
Thornburg ayrıca Rapor’da ileri süreceği önerilerinin özetini 1947 yılı Ekim ayında Fortune Dergisinde uzunca bir makale olarak, Vatan Gazetesi de bu makalenin çevirisini ‘Türkiye Nasıl Yükselir ?’ başlığı ile yayımlamıştır.
Üç rapor ile Marshall Planı hakkında bu temel bilgilerden sonra Thornburg Raporu’nun Türkçe çevirileri hakkında bilgi: 1950 yılında iki çevri yayımlanmıştır: ‘Türkiye’nin Bugünkü Ekonomik Durumunun Tenkidi’, yayımcı belirtilmemiş, 149 sayfa ve Nebioğlu Yayınevi’nin 256 sayfadan oluşan çok yetersiz ve yanlışlar içeren ‘Türkiye Nasıl Yükselir?’ kitabı.
ATATÜRK’ün kurduğu bankanın KÜLTÜR yayınından yaptığım alıntıların kaynağı ‘Prof. Dr.’ unvanlı bir akademisyen. Türkiye kirli bilgilerle beslendiği için yanlış düşünen bir ülke.
*** 
BODRUM TİCARET ODASI BAŞKANI MAHMUT KOCADON’A AÇIK MEKTUP
Mahmut Serdar KOCADON
Arife günü (20.8) Amasra Çınar Restoran’da 25 liraya balık yerken, 15 liraya yarım litre fıçı bira içerken 26 çeşit ot ve sebzeden yapıldığı söylenen (ben 17 saydım) Amasra salatamızın keyfini çıkarırken Hürriyet’te Bodrum ile ilgili manşet şöyle idi: 9 Gün Fırsatçıları.
Hürriyet, Bodrum Ticaret Odası Başkanının “ince belli bardakta 18 liraya çay satan fırsatçıları” anlatan açıklamaları ile bir yaraya parmak basmıştı: Aç Gözlü Turizmciler.
Ben bugün o yarayı biraz mercek altında incelemek istiyorum.
Bodrum’a Bayramda 2 milyon kişinin geldiği haberleri yayımlandı. Bunun yarısını alarak bir hesap yaptım. Bu insanlar 9 günde otel ve yiyecek-içecek gideri olarak en az 1000 harcamış olsalar (ki, ince belli bardakta çay 18 lira idi ise 1000 lira yetmez bile) 1 milyon x 1000 eşittir 1 milyar lira. Yetmez mi? Amasra’nın tok gözlü turizmcileri için yeter.Bodrumfarklı.
Ne kadar farklı olduğunu 5 Eylül akşamı bir Bodrum restoranında liseden birlikte mezun olduğumuz 30 arkadaşımla yediğimiz akşam yemeğinde gördük:
Menü ve fiyat: Bir ince dilim kavun ile küçük bir parça beyaz peynir + 1 adet küçük Paçanga Böreği + Levrek ızgara (salata yok, 1 dilim soğan ve yeşillik) + 2 küçük şişe Tuborg Birası. Son olarak 1 tabak içinde irmik helvası ile 2 küçük kaşık getirdiler ve helvanın 2 kişi tarafından paylaşılacağı bilgisini verdiler. Yan yana oturan liseden iki arkadaş 80 yaşında irmik helvasını paylaşacaklardı. Fiyat: adam başı 100 lira artı 5 lira bahşiş.
Bu yemeği Amasra’da, biralar yarım litre olmak ve adam başına bir helva olmak üzere 60 liraya, Ankara’da ise 50 liraya yemek mümkün.
Bu akşam yemeğinin fiyatı; Yarımada’ya Bayram’da en az 1 milyar lira gelirden sonra, 30 kişilik bir grup için hesaplanmış fiyat. Ala Cart yiyecek olsanız en az % 25 daha pahalı.     
AÇ GÖZLÜ İNSANLARIN SUNDUĞU TURİZM HİZMETİ İLE TURİZM GELİŞEMEZ
Sayın Kocadon, Bodrum’a ilk Kıbrıs Barış Harekatıyazında (1974) de gelmiş ve hemen Bodrumlu olmuştuk. 1982 – 1988 yılları arasında tüm birikimlerimi Bodrum’a yatırmıştım:  Yalıkavak’taMonakus konaklama tesisi, Gümüşlük’te eski Karakoldan balık lokantası, Bodrum’un içinde 2 ev. Biri, 1988 yılında İngiltere’nin Fahri Konsolosluğuna atanmam nedeniyle Konsolosluk binası olarak kullanılmıştı. Toplam yatırım: 2.4 milyon dolar.  
Monakus tesislerini işleten şirketin adı, YALIKAVAK Turizm A.Ş., merkezi Ankara olduğu için Bodrum Ticaret Odası ile bir ilişkim olmadı. Ancak başta Yalıkavak Belediyesi olmak üzere ‘Belediye’ ile hep sorun yaşadım. Bu sorunlar derinleşirken Bodrum’un Karya geleneğinden gelen tok gözlülük de yavaş yavaş kayboldu. Aç gözlülük bir lahmacunu bayramda 50 liraya, sizin deyiminizle “ince belli bardakta çayı” 18 liraya sattırır oldu.
Aç gözlülük başka mesleklere de sıçradı. Mimarlar ve mahkeme bilirkişileri bu konuda yarıştılar. Türkiye Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin 2014 yılında yaptırdığı bir Bilirkişi İncelemesi, Bodrum meslek odaları üyesi 4 teknik adamın mahkemeye sundukları bir bilirkişi raporunda çok ciddi yolsuzluklar bulunduğunu ortaya çıkardı. ‘Zaman Aşımı’ ile cezadan kurtulan bu kişiler hala daha aç gözlülüklerini sürdürebiliyorlar Bodrum Yarımadasında.
20 Ağustos tarihli Hürriyet’te aşırı fiyat uygulayanların, cezalandırılacaklarını belirtmişsiniz, eğer Odanız üyesi iseler. Ancak siz de biliyorsunuz ki, bugün Bodrum’da mal veya hizmet satan işletmelerin büyük çoğunluğu Odanız üyesi değil. O zaman çarpık mantık ile “Oda üyesi olmayanlar diledikleri fiyatı uygulayabilirler” sonucu çıkıyor, 105 lira aldığı müşterisinden yarım irmik helvasını esirgeyenler için.
Sayın Kocadon, sizi bilmem ama ben Tok Gözlü İnsanların Bodrum’unu çok özlüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder