3 Eylül 2018 Pazartesi

ANNAN KIBRIS’TA BARIŞ İÇİN YARARLI ŞEYLER Mİ YAPMIŞTI? "MEHMET ARİF DEMİRER" 2018 YILINDA STRATEJİK ORTAK OLAN RUSYA 27 MAYIS ÖNCESİ NEYDİ?

ANNAN KIBRIS’TA BARIŞ İÇİN YARARLI ŞEYLER Mİ YAPMIŞTI?
Kıbrıs uzmanı bir büyükelçi arkadaşımdan Kofi Annan hakkında aldığım bir e posta iletisini önemsediğim için aşağıda aynen veriyorum:
“Merhum Annan 5 versiyonu bulunan Planının ilk hazırlanış aşamasında Türk tarafından (Ankara ve Lefkoşa) saklı bir şekilde İngiltere'nin KIBRIS Özel Temsilcisi Sir David Hannay kanalı ile doğrudan Rum-Yunan kanadı ile çalışmış ve Türk tarafınıçeşitli emrivakilerle karşı karşıya bırakmıştır.
“3ncü, 4ncü ve nihai olarak 5nci versiyonlarda kerhen Türk tarafının bazı görüşlerini Hannay ve Amerikalıların izin verdiği ölçüde kale almıştır.
“En önemlisi, 24 Nisan 2004 de Referanduma sunulan Nihai Planı taraflaratakdim ederken yazmış olduğu Kapak Yazısındaki (CoveringLetter) kendi taahhütlerine sahip çıkmamıştır. Kapak Yazısında "taraflardan birince reddedildiği takdirde bu Plan yok hükmünde (NullandVoid) olacaktır dediği halde bu taahhüdünün arkasında durmamıştır.
“Ayrıca, Planın Rumlarca reddinden sonra BMGüvenlik Konseyine sunduğu kendi Raporu'nun Rus Vetosunu yemesinden sonra (BM de Genel Sekreterin bir Raporu'nun Güvenlik Konseyinde karara bağlanmadan rafa kaldırılması ve orada kalması fevkalade istisnai bir durumdur) Türk tarafına verilmiş olan sözlerin yerine getirilmesi konusunda hiç bir çaba harcamamıştır....
“Dolayısı ile Sayın CHP Genel Başkanı'nınMerhum Annan'a yöneltmiş olduğu "KIBRIS Sorununun çözümüne ilişkin gayretlerinin" takdiri ile ilgili sözlerinin geçerli hakkaniyet temelinden yoksun olduğu kanaatindeyim.”
Sayın Kılıçdaroğlu’nun, 2017 yılında Ankara – İstanbul Adalet yürüyüşünden kısa bir süre önce Can Dündar ile yaptığı bir söyleşide şöyle bir beyanı olmuştu: “Ulusal değerlerimizi körelten Marshall Yardımlarıdır.”
Başdanışmanı Sayın Recep Cengiz’e Marshall Planı hakkında elli sayfalık bir dosya göndermişve Sayın Kılıçdaroğlu’nun Marshall Planı hakkındaki, son derece yanlış, beyanını düzeltmesini talep etmiştim. Sayın Cengiz’den 21.6. 2017 tarihinde aldığım yanıt şöyle idi:
“Sayın Demirer teşekkür ederim.Dosyaları da aldım.Malum yoğunluğumuzu takdir edersiniz.En uygun zamanda inceleyip size döneceğim.”
Aradan 1 yıl, 2 ay ve 13 gün geçmiş. Dönen-mönen olmadı. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın Marshall Planı hakkındaki yanlış bilgisi düzeltilemedi.
Bu defa durum daha vahim. Kıbrıs konusu Türkiye’nin hem güvenlik hem de onur sorunu. Kofi Annan, yukarıda büyükelçi arkadaşımın diplomasi üslubu ile açıkladığı gibi Kofi Annan, Rumların ve İngilizlerin hazırladığı bir planı başta % 65 oranında “Yes Be Annem” diyen Kıbrıslı Türkler olmak üzere dünya kamuoyuna ‘Uygun bir Çözüm’ diye yutturmaya çalışmış, kötü niyetli, taahhütlerinin arkasında durmayan ikinci sınıf bir Birleşmiş Milletler bürokratı idi.
CHP Genel Başkanı’nın, eksik ve yanlış bildiklerini kontrol etmeden, bir bilene sormadan (partisinin bir Genel Başkanı emekli ve değerli bir diplomattır) Annan’ın gayretlerini takdir ettiğini açıklaması ve uyarıldıktan sonra bir düzeltme yapmaması yalnız CHP için değil, Türkiye için ciddi bir talihsizliktir.
24 Haziran seçiminden sonra bu partinin durumu bu talihsizliği yansıtmaktadır.
Hiçbir zaman CHP’li olmadım. Olsaydım bugün istifa ederdim ! 
***
2018 YILINDA STRATEJİK ORTAK OLAN RUSYA 27 MAYIS ÖNCESİ NEYDİ? 
27 Mayıs öncesi Türkiye’de önemli gelişmeler olmuştu:
1959 yılı Aralık ayında ABD Başkanı General Eisenhower’in Ankara’yı ziyaret ettiği tarihte T. C. Sağlık Bakanı Dr. Lütfi Kırdar, dört tıp profesörü arkadaşı ile Moskova’da, Sovyet tıp yetkilileri ile Türkiye – Sovyetler Birliği arasında normal komşuluk ilişkilerinin nasıl ve hangi konularda başlatılabileceğini görüşüyordu. Vardığı sonuç: “İlk aşamada,veteriner ilişkileri”
27 Mayıs öncesi Menderes’in katıldığı temel atma törenleri: 6 Ocak 1960’da, tek petrol rafinerimiz 330 bin ton/yıl kapasiteli Batman I iken, Mersin’de 3.2 milyon ton /yıl kapasiteli ATAŞ rafinerisi, 23 Nisan’da 1 milyon ton/yıl kapasiteli İPRAŞ (bugünkü TÜPRAŞ) rafinerisi ile SÜMERBANK’ın çelik boru fabrikası. ATAŞ, ABD ağırlıklı ve %100 yabancı sermayeli, İPRAŞ % 50 ABD ortaklığı, boru fabrikası ise Batı Almanya ile ortak bir yatırım idi. 11 Mayıs’ta Menderes Ankara 1. Noterlikte ERDEMİR yatırımını gerçekleştirecek şirketin kuruluşunu takip etmişti. ERDEMİR, 300 milyon dolarlık bir yatırım idi. Yabancı sermaye,lisansör ve dış kredi ABD’den idi.
1962 yılında Küba füze krizinde kritik işlevi olacak nükleer başlıklı ABD Jüpiter füzeleri Sovyetler Birliği’ne ciddi bir tehdit oluşturacak şekilde İzmir’de konuşlanmışlardı.
İşte bu konumda olan Türkiye, 15 Temmuz tarihinde Başbakan Menderes’in Moskova’ya gideceğini açıklamıştı. Sovyetlerle ziyaret esasları ve tarihi konusunda mutabık kaldıktan sonra Dışişleri Bakanı Zorlu, ABD Büyükelçisini makamına davet ederek kendisine Menderes’in Moskova’ya yapacağı ziyaret konusunda bilgi vermişti.
1960 yılında dünya üçe bölünmüştü:
Batı Bloku: NATO ülkeleri, ABD’ye yakın konumdakiAsya ve Güney Amerika ülkeleri.
Sovyetler Birliği önderliğindeki Komünist blok.
Bağlantısız ülkeler topluluğu. Bu ülkelerin lideri pozisyonundaki kişi Hindistan’ın saygın Başbakanı, Gandi’nin dava arkadaşı,Nehru idi.
DP’nin gazetesi ZAFER’in 19 – 23 Mayıs 1960 manşetleri:
19.5 – “Menderes Demirköprü tesislerini (Barajını) hizmete açtı” Bu barajı kredilendirmediği için 12 Şubat 1954 tarihli bir mektupla Menderes Dünya Bankası’nı Türkiye’den kovmuştu.
20.5 – “Ekselans PanditNehru bugün Ankara’ya geliyor” (Bir NATO ülkesine ilk ziyareti)
21.5 – “Hindistan Başvekili Nehru dün şehrimize geldi, ‘Bu ziyaretten çok memnunum’ dedi”
22.5 – “Türkiye ve Hindistan Sulh Yolunda aynı Azme Sahiptir”
23.5 -“Dünya Durumu, Türkiye ve Hindistan. Türk – Hind Müşterek Tebliği Neşredildi”
24.5 günü Ankara’dan İstanbul’a geçen Nehru aynı gün İstanbul’dan ayrıldı. 27 Mayıs öncesi dört gün Türkiye’de kalmış ve “Bir an önce seçime gidin” demişti.
Gelelim 2018 yılına. 25 Ağustos 2018, Hürriyet’in manşeti: “Rusya Stratejik bir Ortak” Türkiye’nin; bu ortağı yanı sıra, ABD’nin başındaki, Eisenhower’dan çok farklı, daha çok Hitler’e benzeyen, Başkanı ile bir Papaz sorunu ve 466 milyar dolar dış borcu var. Dolar devamlı değer kazanıyor. AB ile ilişkilerinde ise anlamsız ve gereksiz Tam Üyelikte ısrar ederken itibar yitiren 2018 Türkiye’si 1960’dan çok farklı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder